NÖROLOJİ Uzmanı Dr. Derya Seçkin, bayılma, kasılma, titreme, dişlerde kenetlenme ve ağzından köpük gelme şeklindeki epilepsi nöbetlerinin, bazen sadece öfke, 'dejavu', erotik düşünceler, teşhircilik ve 'jamais vu' olarak ortaya çıkabildiğine dikkat çekti.

OFM Antalya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Seçkin, beyinde anormal elektriksel boşalmalar sonucu ortaya çıkan geçici nörolojik bozukluklarla karakterize bir sinir sistemi hastalığı olan epilepsinin, bayılma, kasılma, titreme, dişlerde kenetlenme ve ağzından köpük gelme, hırıltı, idrar kaçırma gibi nöbetlere neden olduğunu belirtti. Seçkin, bazı nöbetlerde ise öfke, dejavu (Bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu), erotik düşünceler, jamais vu (Çok sık yaşanan bir durumu ilk kez yaşıyormuş gibi hissetme) ve teşhircilik görüldüğüne dikkat çekti. Dejavu'da kişinin hiç gitmediği bir yere sanki daha önce gitmiş ve tanıyormuş şeklinde algılama olduğunu aktaran Dr. Seçkin, ''Hasta bazen de çok iyi bildiği kendi evini çok yabancı hissedebilir. Kendine yabancılaşabilir, kendini algılayamaz. Ayrıca cinsel sanrı şeklinde nöbetler olabilir. Mesela bazı nöbetlerde teşhircilik şeklinde ataklar olabilir" diye konuştu.

 

AYRIMDA ZORLUK YAŞANIYOR

Nörologların, bu nöbetlerin gerçek bir epileptik atak mı yoksa psikiyatrik bir bozukluk mu olduğu noktasında zorlandığını da kaydeden Dr. Seçkin şöyle devam etti:''Bunun ayrımı son yıllarda çok uğraşılan, üzerinde çalışılan bir konu. Epilepsi tanısını genellikle EEG (elektroensefalografi) ile koyuyoruz. BBT (Beyin tomografisi) ve MRI (beyin magnetik rezonans) bulguları normal olabiliyor ama EEG'de epileptik dalgaları gördüğümüz zaman, bu bizi daha çok epilepsi hastalığına yönlendiriyor ama tabii ki bu kadar basit değil. Bazen hastayı günlerce yatırıp günlerce EEG'sini çekmek gerekebiliyor. Epilepsi ile psikiyatri hastalığı arasındaki bir ayırıcı nokta da epileptik nöbetlerin en fazla 15 dakika sürmesi. Oysa ki psikiyatrik hastalıklar daha uzun süreli. Bu nedenle bir hastanın değerlendirmesinde psikiyatri ile ortak çalışıyoruz."

 

EPİLEPSİNİN EN SIK RASTLANAN NEDENİ GENETİK GEÇİŞ

Epilepsinin en sık rastlanan nedeninin genetik geçiş olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Seçkin, ''Doğum travmasına bağlı intraserebral hematom, serebral hipoksi, kalıtsal metabolik hastalıklar, ileri yaşlarda görülen kafa travmaları, beyin kanamaları ve beyin damar tıkanıklıkları, beyin tümörleri gibi beyin dokusuna zarar veren lezyon varlığında epileptik nöbetler ortaya çıkabilir. Ayrıca şiddetli hipertansiyon, hipotansiyon, kan şekerinin çok düşmesi veya çok yükselmesi, kalsiyum, sodyum, potasyum gibi elektrolitlerin dengesizliği epilepsi nöbetlerine yol açabilir" dedi.

 

HASTALIĞIN TEDAVİSİ KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİYOR

Hastalığın tedavisi için geliştirilmiş birçok ilaç bulunduğunu söyleyen Dr. Seçkin, ''Bazı hastalar tek ilaç ve düşük dozla iyi yanıt veriyor ve yıllarca nöbetsiz dönem geçirebiliyor. Bazen de ikili üçlü ilaç tedavileri olabiliyor. Kişiye ve hastalığın seyrine göre tedaviye yanıt değişebiliyor. İlaç tedavisiyle yüzde 50-70 oranında hastayı yıllarca hiç nöbet geçirmeden koruyabiliyoruz. Hedefimiz hastanın az nöbet geçirmesi ve nöbetlerin şiddetinin az olması. Bu bizim için başarı" diye konuştu. Epilepsi hastalarının ilaçlarını düzenli kullanması gerektiğini ifade eden Dr. Seçkin, ''Aşırı yorgunluk, uykusuzluk, düzensiz yaşam tarzı ve stres nöbeti tetikler. Uzun süreli televizyon izlemek ve bilgisayar başında kalmaktan kaçınmak gerekir. Parlak ışık bazı nöbet tiplerini aktive eder. Ateş ve enfeksiyon nöbetleri, tetikleyen başka bir önemli etkendir" dedi. DHA

 

 

Editör: Haber Merkezi