Antalya'da 72 yaşındaki Sadrettin Savaş, unutulmaya yüz tutmuş meslekleri, Kaleiçi'ndeki dükkanında ürettiği minyatür heykellerle yaşatmaya çalışıyor.

Sokakları geçmişe açılan Kaleiçi'ndeki dükkanında yaklaşık 27 yıldır seramikten minyatür heykel yapan, Almanya ve İsviçre'de kişisel sergiler açan Savaş'ın eserleri, Ankara'daki Rahmi Koç ve Antalya'daki Suna-İnan Kıraç Kaleiçi müzelerinde sergileniyor.

Babacan tavırlarıyla çevresinde "Sadri baba" diye bilinen Savaş, unutulmaya yüz tutan bakırcılık, helvacılık, macunculuk, seyyar berberlik gibi 40'ın üzerinde mesleği, eserleriyle yaşatmaya çalışıyor.

İki çocuk babası Savaş, yaptığı açıklamada, ailesinin yönlendirmesiyle 18 yıl alt kümelerde profesyonel futbol oynadığını söyledi.

Jübilesini yapınca bir süre farklı yerlerde çalıştığını anlatan Savaş, daha sonra hayalini kurduğu işi yapmak için Antalya'ya yerleştiğini belirtti.

Küçük yaşlardan itibaren heykeltıraşlığa ilgi duyduğunu dile getiren Savaş, "27 yıldır Kaleiçi'ndeki atölyemde mutlu bir hayat sürüyorum. Tarihi bir evde, o koku ve dokuyu hissederek eserlerimi yapıyorum. Kaleiçi'ne girince kendimi yüzyıllar öncesine gitmiş gibi hissediyorum. Bir sanatçı için çok güzel bir yer." ifadelerini kullandı.

Çocukluğundaki bazı mesleklerin artık yapılmadığına işaret eden Savaş, şöyle konuştu:"Bazıları da halen devam ediyor ama mesela o dönemdeki seyyar satıcılar çok daha farklı giyinirdi. Onların minyatürünü yapıyorum. Osmanlı dönemindeki bazı seyyar satıcıların fotoğraflarına ise Suna-İnan Kıraç Kaleiçi ile Antalya müzelerinin deposuna özel izinle girerek ulaştım ve onların da heykelini yaptım. Geçmişimizi, tarihimizi, gelecek nesillere taşımayı amaçlıyorum."

 

"Bu İşi Para İçin Değil Sanat İçin Yapıyorum"

Sanatına değer veren insanların olduğunu belirten Savaş, "Suna Kıraç ve Rahmi Koç, eserlerime çok değer verdiler. Bana teşekkür mektubu yazdılar. Bazı kitaplarda da benden bahsedilmiş. Bunlar beni çok heyecanlandırıyor ve gururlandırıyor." dedi.

Her minyatür heykele farklı mimikler yaptığına dikkati çeken Savaş, şunları kaydetti:"Bana gelip 'Simitçinin yüzü neden gülmüyor?' diye soruyorlar. 40 derece sıcakta gülerek mi simit satar? Mahallenin emeklisine çok bilmiş, berbere her an konuşacakmış gibi, müzisyene gülen ifadeler yapıyorum. Her heykele duygu katıyorum. Eseri içimden gelerek yapmam gerekiyor. Mesela bazen doktorlar geliyor 'Heykelimi yapar mısın, muayenehaneme koyacağım' diyor. Kesinlikle parasını almıyorum çünkü strese girip esere o duyguyu katamıyorum. 'Ben yaparım, beğenirsen alırsın, beğenmezsen almazsın' diyorum. Bu işi para için değil sanat için yapıyorum."

Sanatı sayesinde birçok ülkede arkadaşları olduğunu dile getiren Savaş, "Avrupa'nın hangi ülkesine, kentine gitsem orada mutlaka bir dost kapısı bulurum. Uluslararası gönül bağlarım oldu." ifadelerini kullandı.

 

Editör: Haber Merkezi