MALDİVLER'e benzetilen ve günde 20-30 bin kişinin ziyaret ettiği Salda Gölü'nde yıllardır bilimsel çalışmalar yapan Türkiye Tabiatı Koruma Derneği(TTKD) Bilim Danışmanı Erol Kesici, beyaz kumsalın 'biyominerilizasyon' sonucu oluşan canlılar olduğunu belirterek, "Ayakkabıyla girilmesine kesinlikle izin verilmemesi gerekir" dedi. Kesici, Pamukkale'deki uygulamaların örnek alınmasını istedi.

Salda Gölü'nün korunmasına yönelik yıllardır bilimsel çalışmalar yürüten TTKD'nın Göller Bölgesi sorumlusu da olan Dr. Erol Kesici, beyaz kumsalın son yıllarda gelişen biyolojik bir olay olduğu ve Pamukkale'ye gösterilen özenin göle de gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Kesici, "Çünkü Salda ile ilgili Pamukkale'den çok iyi dersler çıkarmamız gerekiyor. Salda ve Pamukkale'deki yapılara bakıldığında biyokimyasal olaylar sonucu oluşan bir yapı. Ama biz ayakkabılarımızla basarsak, oraya araçları sokarsak, piknik yapılmasına ve ateş yakılmasına izin verirsek, orada aslında canlı yatıyor, 'biyominerilizasyon' sonucu oluşan canlılar. Dolayısıyla bu canlıların üzerine basılıyor. Biz onları yok ederiz" dedi.

 

'BÖYLE GİDERSE ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU KESMİŞ OLURUZ'

Salda'nın toprak yapısının Mars'a benzer bir yapıda olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını dile getiren Kesici, ''Buradan nereye varıyoruz, 'Mars'ta canlılık belirtileri var' diyor bilim insanları. Kendi elimizdeki canlılık belirtileri olan yeri, bugün için kullanmamak gerekir. Buraya bu kadar çok ziyaretçi gelmesi memnuniyet verici, sevindirici. Ülke ve yöre ekonomisine katkıda bulunmakta. Bu çok güzel ama böyle giderse, kontrolsüz şekilde isteyen istediği gibi girer ve kullanırsa, altın yumurtlayan tavuğu kesmiş oluruz. Salda'yı gelecek nesillere taşıyamayız" diye konuştu.

 

DÜNYADA SADECE SALDA'DA YAŞIYORLAR

İlgili bakanlıkların talebi üzerine 5-6 sene önce bölgedeki biyoçeşitlilik üzerine çalışmalar yaptıklarını belirten Erol Kesici, "Biz araştırdık. Salda Gölü toprak yapısı açısından dünyada sadece iki tane bulunan bir yer. Salda dışında Kanada'nın kuzeyinde bir yer var. Buradaki biyoçeşitlilik çok ama çok kıymetli. Dünyada sadece Salda'da bulunan 'Salda sığır kuyruğu' adı verilen bitki, yine dünyada sadece Salda Gölü'nde bulunan ve 2014 yılında keşfedilen 'pseudophoxinus burduricus' balık türü ile su süngerleri çok önemli, değerli canlılar" dedi.

 

'BEYAZ KUMULLAR CANLI, UZAKTAN SEVELİM'

Salda Gölü'nü tehdit eden en büyük unsurların kirlilik, sondaj kuyuları, gölü besleyen dereler üzerine yapılan gölet ve barajlar ile yapılar, taş ocakları ve tarımsal kirlilik olduğunu aktaran Kesici, "Bunlar çok ciddi sorunlara neden olmakta. Elbette Salda Gölü'ne turistler gelsin ama dünyanın gözbebeği göle ve çok hassas olan beyazlıklara zarar vermemek için ne olur, uzaktan sevelim. O dünyada ender bulunan beyazlıkları, karnabahar görünümündeki canlı yapıları yok etmeyelim" diye konuştu.

 

KORUMA-KULLANMA DENGESİ

Erol Kesici, Salda'nın 196 metreyle Türkiye'nin en derin huni şeklindeki gölü olduğuna da dikkati çekti. Kesici, su seviyesi azalan gölde, kirliliğin de giderek arttığını, bunun görüldüğünü söyledi. Gölün beyaz kumsalı denilen canlıların ve gölün korunmasının büyük önem arz ettiğini belirten Kesici, ''Korumanın yöntemleri de belli, kullanma-koruma dengesi iyi sağlanmalı. Biz her zaman yardıma hazırız. Amacımız gerçekten korunması ama bu beyazlıklara basılır, ezilirse kıymeti kalmayacak. Böyle bir güzellik ve doğa harikası tahrip edilmemelidir" diye konuştu.

 

PAMUKKALE ÖRNEĞİ

Gölün turkuaz renkli suyu ve bembeyaz kumsalının insanı rahatlattığını, suyunun şifalı olduğunu kaydeden Erol Kesici, şöyle konuştu: ''Pamukkale örneğinde olduğu gibi beyaz kumsala ayakkabıyla basılması yasaklanmalıdır. Günde 20-30 bin insan geliyor ve beyaz kumsal dediğimiz alanlarda ciddi bir baskı uyguluyor. O canlılar eziliyor. Ayakkabıyla basınca, basınç daha yüksek oluyor ve ciddi bir kirlilik oluşturuyor. Pamukkale'de olduğu gibi girişte ayakkabılar çıkartılmalı ve paçalar dahi sıvanarak, insanların alınması lazım. Hatta beyaz kumsallar üzerinde yürümek de yasaklanmalı."

 

'AYAKKABIYA KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMELİ'

İskele tarzı ve kumsala zarar vermeyecek şekilde yürüyüş yolları yapılarak da gezip, gölün  görebileceğini anlatan Kesici, şunları kaydetti.

"Ayakkabıyla kesinlikle izin verilmemesi gerekir. Yani Pamukkale dersini alalım. Pamukkale örnek alınsın. Beyazlıklar 'biyominerilizasyon' sonucu oluşuyor ve hepsi canlı. Bunlar büyüyor. Ama üzerine basarak, ezersek büyümesi engellenir. Üzerine basılmayacak şekilde yürüme bantları oluşturulması gerekiyor. Yarın 'ah keşke yapmasaydık' diyerek, pişman olduğumuzda çok geç olacak. Çünkü oradaki doğanın geri dönüşümü çok zor, bir daha geriye döndüremeyiz."

 

'KORUYAMAZSAK ÖLDÜRÜR, YOK EDERİZ'

Erol Kesici, Salda Gölü'nün korunmasına yönelik yaptıkları tüm bilimsel çalışmaları ilgili bakanlığa sunduğunu, ayrıca birçok konferansta da dile getirdiğini söyledi. Erol Kesici, "Bu göl en az 2 milyon yıllık. Gölün doğal yapısını kesinlikle bozmamak gerekir. Korursak yaşatırız, koruyamazsak öldürür, yok ederiz. O zaman 20-30 bin değil, 20 kişi bile gelmez. Ondan sonra tedavi etmek için uğraşırız, bugün kazandığımız para dahi buna yetmez. Gölün her yerinden girilmemesi, girilecek noktaların özellikle batı kısmında belirlenmesi gerekiyor. Bunları 10 yıl önce de anlattık ama önlemler çok yavaş ve az alınıyor" diye uyardı. DHA

 

 

Editör: Haber Merkezi