AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, kompozit doku nakillerinin geçmişi, bugünü ve geleceği konulu programda konuştu.

AÜ Tıp Fakültesi B Blok Mor Salonu'ndaki programa AÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Bülent Aydınlı, başhekim yardımcıları, hastane başmüdürü Mehmet Yıldıran, Prof. Dr. Özlenen Özkan, Organ Nakli Merkezi cerrahi ve nefroloji hocaları, koordinatörler, hastane çalışanları katıldı.

DOKUZ YIL ÖNCE BAŞLAYAN SERÜVEN

AÜ Tıp Fakültesi'nde, 2010'da çift kol nakliyle başlayan kompozit doku serüvenini konuklarla paylaşan, organları bağışlanan bir kişinin çift kolunun, Aydın'da yaşayan Cihan Topal'a başarıyla nakledildiğini anlatan Prof. Dr. Ömer Özkan, bu naklin ardından yüz nakli için geri sayım başladığını kaydetti. Antalya'nın Manavgat ilçesi Gebece köyünde henüz 1 aylıkken yüzünün tamamı yanan Uğur Acar'a 21 Ocak 2012'de Türkiye'nin ilk yüz naklini gerçekleştiren ekibin başında eşi Prof. Dr. Özlenen Özkan ile birlikte yer aldıklarını kaydeden Prof. Dr. Özkan, sırasıyla Turan Çolak, Recep Sert, Salih Üslün ve Recep Kaya'ya da başarılı operasyonlarla yüz nakli yapıldığını anlattı.

DÖRDÜNCÜ ÇİFT KOL NAKLİ

Dünyanın ilk kadavradan rahim naklini de gerçekleştiren Prof. Dr. Özkan, Atilla Kavdır ve Mustafa Sağır'a da çift kol nakil operasyonlarını gerçekleştirdi. Son olarak elektrik akımına kapılarak 5 yıl önce çift kolunu kaybeden Yusuf Oğuz Şimşek'e (25) başarılı bir operasyon sonunda, dördüncü çift kol naklini gerçekleştirildiğini anlattı. Organ ve kompozit doku üretilebilirliği konularına da değinen Prof. Dr. Özkan, üç boyutlu yazıcılarla, laboratuvar ortamında doku üretimi, doku nakilleri sonrasında beynin nakli nasıl algıladığı ve nasıl tepkiler verdiğini anlattı.

KOMPOZİT NAKİL 2 BİN YIL ÖNCE DÜŞÜNÜLDÜ

Kompozit nakli 2 bin yıl öncesinde bile insanların düşündüğünü, bir zencinin ayağının bir tapınak bekçisine, bir asile nakledilmeye çalışıldığını anlatan Prof. Dr. Özkan, "Bu yapılmış mı, yapılmışsa sonucu nedir? Bu soruların hiçbir önemi yok, önemli olan böyle bir şeyin o tarihlerde düşünülmüş olması. Aslında o dönemde yapılanlar kısmen bilimsel. 1964'te Ekvator'da ilk kez kol nakli yapılıyor. Nakilli hasta 15 gün yaşıyor. Tüm bunları da düşünecek olursak tarihten alacağımız çok ders var" diye konuştu.

KOMPOZİT DOKU HAYAT KURTARMAZ

Günümüzde nakillerin solid ve kompozit olarak ikiye ayrıldığını anlatan Prof. Dr. Özkan, şöyle konuştu: "Solid nakillere böbrek, kalp, karaciğer ve akciğerler, kompozit nakillere ise kol, yüz, rahim ve karın ön duvarı nakilleri giriyor. Türkiye'de organ nakli çok sıkı bir disiplin altında, dünyada geçerli tüm kurallar bizde de var. Bu konuda Sağlık Bakanlığı oldukça iddialı. Biz Türkiye'de nakil yapar mıyız, yapamaz mıyız diye konuşurken 2010 yılında ilk nakil için mevzuatla değil de özel bir izinle işe koyulduk. İlk kol nakli ameliyatımızı yapacağımızda hasta ve donör aynı bölgeden çıktı. Bir yandan bakanlığın yetkililerine nakille ilgili bilgi verirken diğer yandan donörün ailesi nakilden vazgeçti. Donörün ailesinin yanına gittik. Bize 'Kolu ne yapacaksınız' diye sorunca, biz de nakil yapmak istediğimiz gencin kolları olmayan fotoğrafını gösterdik ve aile dakikasında ikna oldu. Bu ilk kol naklinin hikayesiydi. Kompozit doku nakli hayat kurtarıcı değildir, hatta sıkıntıda hayat kaybettiricidir. Hayat kalitesini artırır ve bunlar komplekslidir. Bizler şu ana kadar 4 çift kol nakli, 1 rahim, 5 de yüz nakli yaptık. Yaptığımız yüz nakillerinden biri (Recep Sert) o dönemde dünyanın en komplikesi seçildi." DHA

Editör: Haber Merkezi