Serik İlçe Müftüsü İbrahim Keser; “Eğer İslam ümmeti doğru anlayabilseydi, onun ümmetinden biri bir başkasını kendisi gibi düşünmüyor diye katledebilir miydi?

Serik İlçe Müftüsü İbrahim Keser Mevlid Kandili münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Müftü Keser mesajında şu ifadelere yer verdi; “28 Ekim 2020 (12 Rebiü’l-evvel 1442) Çarşamba gününü Perşembeye bağlayan gece iki cihan Serveri Allah’ın Habibi, kainatın efendisi, gönüllerimizin sultanı, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) yeryüzünü teşriflerinin yıldönümüdür. Yüce Rabbimiz idrak edeceğimiz Mevlid-i Nebi’yi hayırlara ve salgın hastalıktan kurtuluşumuza vesile kılsın. Hatemü’l Enbiya’ Hz.Muhammed Mustafa ya, Onun âl ve ashâbına, evlâd-ü ‘iyaline, ehl-i beytine salat ve selâm olsun.

Allah Teala hazretleri, insanın dünya ve ahirette mutlu olması için ilk insan ve ilk peygamber Adem A.S dan itibaren zaman zaman peygamberler göndermiştir. Mevlit Kandili; insanlığa hakkı, hakikati, adaleti, merhameti öğreten; hukuku, hikmeti ve güzel ahlakı gösteren peygamberler silsilesinin son halkası Hz. Muhammed (sav)’in dünyayı teşrif ettiği gecedir. Ümmeti olmakla şerefyab olduğumuz Hz. Muhammed (sav), bizlere hayat veren Kur’anı Kerimi getirdi. O, Rabbimize, kâinata ve insanlara karşı görevlerimizi yaşayarak gösterdi. Allah’ın kelamını, örnek hayatıyla beyan etti ve onu yaşanan bir hayata dönüştürdü. Kalpleri ve gönülleri birleştirdi. Kardeşliği dostluğu ve arkadaşlığı tesis etti.

Öncelikle Peygamber efendimizi; hayatı, gayesi, mücadelesi gibi birçok yönüyle, sahih kaynaklardan iyi bir okuma yaparak en güzel şekilde tanımak ve anlamak, onun tebliğ ettiği vahyi, miras bıraktığı ilim, hikmet, ahlak ve Kur’anî hükümleri hayatımızda yaşanır kılarak en uygun yöntemle topluma ve yeryüzüne taşımak, onu sevmenin gereği ve göstergesidir. Ancak üzülerek belirtmem gerekir ki; İslâm dünyasının içerisinde bulunduğu bugünkü durumu Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin (SAV) mesajlarından, onun eşsiz örnekliğinin, ağızlardan gönüllere indirememekten, zihinlere, dimağlara iyice yerleştirememekten, hayata geçirilememesinden kaynaklanmaktadır.

Yeryüzü, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, en güzel örnekliğin kendisinde olduğu Resulullah’ın, çoraklaşmış ruhlara verdiği can suyuna her zamankinden daha çok muhtaçtır. Bu noktada biz inananlara düşen sorumluluk, Allah Resulünün yaşamı boyunca öncülük ettiği İslam ahlakının güzelliklerini en doğru şekilde anlayıp özümseyerek sonraki kuşaklara eksiksiz aktarmaktır. Günümüz insanının ve dünyanın özlediği değerler, huzur ve güven; ancak bilgi, bilinç, ahlak ve sistem düzeyinde Hz. Peygamberin insanlığa tebliğ ettiği hakikatler ile mümkün olacaktır

Diğer taraftan, can taşıyan her varlığa merhamet edip zarar vermemeyi çağlar ötesi bir üslupla deklare eden Peygamberimizin ardından dünyamız; acı, hüzün ve gözyaşının esaretinde kıvranmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun, insan olmanın onuru ile bağdaşmayan bu tablo, Rasûl-ü Ekrem’in veladetiyle âlemi kuşatan rahmet ikliminin meydana getirdiği sekînete duyduğumuz ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.

Son peygambere ümmet olmak, pek tabiidir ki sadece onun varlığından ve doğumundan haberdar olmakla sınırlı değildir. Peygamberin yolunu takip etmek ve onu örnek almak, onun sağlığında ashabına takdim ettiği değer ve ölçüleri zaman ve mekân sınırlarının ötesinde kendi dünyamıza taşımak ve onun şaşmaz rehberliğine sımsıkı sarılmaktır. Bu insanlık için en hayırlı ümmet olma şerefine nail olmanın yegâne yoludur.

Bugün kendimizi sorgulamalıyız. Soracağımız soruların başında ümmet olarak biz onu doğru anlayabildik mi? Eğer İslam ümmeti doğru anlayabilseydi, onun ümmetinden biri bir başkasını kendisi gibi düşünmüyor diye katledebilir miydi? Eğer bizim çocuklarımız, gençlerimiz onu anlayabilselerdi, yeryüzünde sadece sevgiyi, sadece rahmeti, merhameti, adaleti gerçekleştirmekten başka gayeleri olmazdı. Onun hikmet yüklü ahlakı doğru anlaşılabilseydi kendi ülkesine, kendi milletine, kendi çocuklarına ateş edilebilir miydi? Tuzak kurabilir miydi? Cevaplarımızı olumlu anlamda doğru olarak verdiğimiz gün göreceğiz ki, islam dünyası peygamberi bir anlayışla maddi ve manevi olarak çok daha iyi yerlerde olacaktır.

Mevlid Kandili münasebetiyle yatsı namazında tüm camilerimizde programlar icra edilecektir. Ayrıca Tuzcuoğlu Camimizde Mevlid Kandili Özel Programı düzenlenecektir.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde başta Doğu Türkistan ,Filistin ve Suriye de zulüm, açlık ve şiddete maruz kalan kardeşlerimiz olmak üzere Mevlid Kandilimizin bütün Müslümanlara huzur getirmesini, insanlığın içine düştüğü sıkıntıların aşılmasında kardeşlik bağlarımızın güçlenmesine, salgın hastalıktan kurtulmamıza ve yeni rahmet kapılarının açılmasına vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum.”

Editör: Haber Merkezi