CHP Serik Kadın Kolları Başkanı Hülya Yedek, İstanbul Sözleşmesini sonuna kadar savunduklarını ve savunmaya devam edeceklerini de söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Serik Başkanı Hülya Yedek, Genel Başkanı Aylin Nazlıakanın İstanbul Sözleşmesinin yürürlüğe girişinin 8. yıldönümüne ilişkin basın açıklamasını Serik kamuoyu ile paylaştı.
CHP Serik Kadın Kolları Başkanı Hülya Yedek yaptığı açıklamada, tam adı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldığını hatırlattı. İstanbul Sözleşmesinden ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunundan da kazanılmış haklarımızdan da asla vazgeçmeyeceklerine açıklamasında dikkat çeken, Yedek, Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik mücadelesinin neferleri olarak sesleniyoruz. dedi.
Hukuki ve Siyasi Mücadele Veriyoruz.
İstanbul Sözleşmesini sonuna kadar savunduklarını ve savunmaya devam edeceklerini de açıklamasında belirten CHP Serik Kadın Kolları Başkanı Hülya Yedek şunları söyledi; Bilindiği gibi; Türkiyenin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi. Bugün sözleşmenin 8. yıl dönümünü kutlamamız gerekirken, yeniden uygulanması için hukuki ve siyasi mücadele veriyoruz. Cumhuriyet tarihine geçecek olan bu hak mücadelesini gelin hep beraber hatırlayalım: Erdoğan 19 Martı 20 Marta bağlayan gece yarısı kararname ile kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesini hukuksuzca feshetti. Milyonlarca kadının eşitlik ve yaşam hakkının güvencesi gasp edildi. Bu kararın yayımlandığı gün olan 20 Mart 2021de, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulunu ve Parti Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıda bu kararın yok hükmünde olduğu kararı alındı. Derhal partimizin kadın yöneticileriyle birlikte Genel Merkezde basın açıklaması yaptık. Açıklamamızda "Meclis'te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok sayılmış, Anayasa'mız ayaklar altına alınmıştır dedik. Ardından Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak kadın örgütleri ile birlikte yurdun dört bir yanında alanlara çıkıp basın açıklamaları yaptık. Kadınlar 1den büyüktür diye haykırdık.
29 Martta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde MYK ve PM üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Kadın Kolları MYK Üyeleri ve 81 ilden gelen Kadın Kolları İl Başkanımızla birlikte Genel Merkezde bir basın açıklaması yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştaya başvuruda bulunduğumuzu kamuoyuna açıkladık. İstanbul Sözleşmesinin fesih kararını durdurma talebiyle açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, haftalık grup toplantılarımızda ve ilgili komisyonlarda İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmediğimizi defalarca dile getirdik. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde İstanbul Sözleşmesine sahip çıkan çalışmalar yürüttük.
Danıştaydan yanıt beklerken 30 Nisan 2021de Resmi Gazetede yine bir gece yarısı kararı yayımlandı. Şahsım hükümetinin imzası bulunan kararda, İstanbul Sözleşmesinin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan edildi. Bu kararın yargıya talimat niteliği taşıdığı çok netti. Yaşanan tüm hukuksuzluklara isyan ettik ve 19 Haziran 2021 tarihinde binlerce kadınla İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz diyerek İstanbul Maltepe Mitingini gerçekleştirdik. 28 Haziran 2021de, Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı ve devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu bildirildi. Hangi yüksek menfaat, kadınların yaşam hakkından daha değerli olabilir? Cumhurbaşkanı nasıl olur da Anayasayı yok sayabilir? Yürütme makamı, hangi hakla kendisini yasamanın yerine koyabilir? Cumhurbaşkanlığından gelen savunmayı emir kabul eden Danıştay, 29 Haziran 2021 tarihinde yürütmeyi durdurma talebimizi reddetti. Bunun üzerine Danıştaya fesih kararının iptali için başvurduk ve bu hukuksuzluğa bir an önce son vermesi için çağrılar yaptık. Nihayetinde Danıştay 10. Dairesi 28 Nisan 2022de iptal davalarını esastan görüşmeye başladı.
Bu yanlıştan dönün! çağrımızı yineledik.
Değerli Basın Mensupları, Sizlerin de çok iyi bildiği üzere ilk duruşmada 73 barodan 1000i aşkın avukat, kadın dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve Türkiyenin dört bir yanından gelen kadınlarla duruşma salonunu hınca hınç doldurduk. Sözleşmeden çekilmenin, Anayasadaki eşitlik ilkesinden vazgeçildiği ve kadınların canıyla oynamak anlamına geleceğini dile getirdik. Örgütlü gücümüzle 7, 14 ve 23 Hazirandaki Danıştay davalarına katılarak, Bu yanlıştan dönün! çağrımızı yineledik. Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih işlemin iptaline karar verilmesini istedi. Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022de İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2'ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştay, bu kararıyla Padişahım çok yaşa! demiş oldu ve hukukun üstünlüğünden değil, üstünlerin hukukundan yana tavır aldı. Danıştay savcılarının gerekçeli kararda belirttikleri hukuki argümanlar yok sayıldı. AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1. Hukuk Müşaviri iken Danıştaya atanan Lütfiye Akbulut ise bu atamanın hakkını verdi ve fesihten yana oy kullandı. Sarayın talimatıyla alınan kararda yer alan ifadelerin aksine, Türk yasaları kadınları korumak için yeterli değildir! Karşı oy kullanan üyelerin de altını çizdiği gibi, Anayasanın 7inci maddesinde yasama yetkisinin Meclise ait olduğu ve devredilmesinin mümkün olmadığı hükümleri çok nettir. Sözün kısası bu karar Anayasaya aykırıdır! Değerli Basın Mensupları, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasadan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisinden üstün değildir! Biz kadınlar, yaşam hakkımızın sizin eşitlik karşıtı karanlık zihniyetiniz tarafından elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana tavır almaya devam edeceğiz.
Yol haritamız belli: öncelikle Danıştayın İdari Dava Daireleri Genel Kuruluna başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk yolları ile İstanbul Sözleşmesinin yürürlüğe girmesi sağlanmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Tek adama karşı, Adam Tek! Biz Çoğuz! şiarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar, direniş destanı yazmaya devam edeceğiz! Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Az kaldı İktidara geldiğimizde ilk 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesini yürürlüğe sokacağız. Tüm hükümlerini uygulayarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile kadın cinayetlerinin nasıl durdurulacağını göstereceğiz. Eşitlikçi bakış açımızı hayata geçirerek, kız kardeşlerimizin canice katledilmesine, kadın katillerinin cezasızlıkla ödüllendirilmesine geçit vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesinden de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunundan da kazanılmış haklarımızdan da asla vazgeçmiyoruz. Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik mücadelesinin neferleri olarak sesleniyoruz: Haddinizi bilin! Geliyor gelmekte olan!
Haber: Osman Türkçe