ATSO'nun ağustos ayı meclis toplantısı, Meclis Başkanı Ahmet Öztürk başkanlığında, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı.
Elim bir kaza sonucu hayatını kaybeden Ali Bahar sonrası yerine seçilen yeni yönetim kuruluna başarılar dileyen Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, Ali Bahar'ın yerine de Berkay Bahar'ın meclise girdiğini açıkladı. Merhum başkanın cenazesi nedeniyle katılım sağlayan ve taziye mesajını ileten herkese teşekkür eden Ahmet Öztürk, Bahar ailesine başsağlığı, Ali Bahar'a da rahmet diledi.
ALİ BAHAR'I ANDILAR
Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, geçtiğimiz ay tekne kazasında hayatını kaybeden ATSO başkanı Ali Bahar'ı rahmet, sevgi ve özlemle andığını belirterek başladığı konuşmasında, “Geçen bir ay içinde onun eksikliğini çok hissettik. Sohbetini, fikirlerini ve projelerini dinlemeyi özledik. Ali Başkanın vefatının ardından taziye ziyaretinde bulunan, taziye dileklerini ileten, acımızı paylaşan herkese huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah rahmet eylesin; mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın" dedi.
FİRMALAR ZORLANMAYA BAŞLADI
Yılın son dört ayına girilirken şu ana dek Türkiye'nin ekonomik göstergelerinin büyük ölçüde bekledikleri gibi seyrettiğini belirten Hacısüleyman, ancak son aylarda üretim ve iç satışlarda firmaların oldukça zorlanmaya başladığını açıkladı. Antalya iş dünyası olarak, enflasyonun ülke ekonomisi, işletmeler ve halk için büyük bir tehdit olduğunu bildiklerini kaydeden Hacısüleyman, “Fiyat istikrarını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak, yüksek seyreden enflasyonun maliyetleri yukarı çekmesi ve tüketicilerin satın alma gücünü hızla azaltmasıyla birlikte, yeni vergi düzenlemeleri ve zamlar maliyetleri daha da artırıyor. Üstelik kredi kullanımımız, hem yüksek faiz oranları hem de miktar sınırlamaları nedeniyle sınırlı kalıyor. Şirketlerimizin ayakta kalması için ticari krediler üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasını bekliyoruz. İşletme kredileri yatay seyrediyor ve finansman maliyetleri yüksek olsa da, krediye erişim engellenmemeli. Tarımda, konutta, turizmde ve reel sektörde yüksek maliyetler hem üreticileri hem tüketicileri zorluyor. Bu durum, Türkiye'de üretim maliyetlerinin genel olarak yüksek olduğunu ve bu maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Şu an en çok sıkıntıyı vatandaşlar ve çalışanlar çekiyor, ardından şirketler geliyor. Hepimizin bu sürece sabırla yaklaşması gerekiyor" dedi.
EN TARTIŞMALI KONU ENFLASYON MUHASEBESİ
Son günlerin en tartışmalı konularından birinin enflasyon muhasebesi olduğuna dikkat çeken Yusuf Hacısüleyman, enflasyon düzeltmesinin bilançoda yer alan parasal olmayan kalemler üzerinde yapıldığını belirterek, şunları söyledi: “Ancak parasal kalemlerde değişiklik yapılmıyor. Bu çerçevede stoklar, demirbaşlar, hatta henüz devam eden yatırımlar yeniden değerleniyor ancak kasada duran nakit, bankadaki nakit, alacaklar ve borçlar enflasyon değerlemesine tabi tutulmuyor. Bu durumda elinde yüksek mal stoğu olan firmalar, yeni yatırım yapan firmalar, özkaynakları zayıf borçluluk oranı yüksek firmalar büyük zorluklarla karşılaşıyor. Öyle örnekler var ki; henüz yatırım aşamasında olup, üretim ve satış başlamayan şirketler ek vergilerle yüz yüze kalıyor. Stoklarında hazır malı olan ancak bunları satamayan işletmelere ek vergi doğuyor. Ya da elindeki stoğu enflasyon değerlemesine tabi tutan (diyelim ki malın değeri 100 TL'den 150 TL'ye çıktı), ancak zararına satış yapan (120 TL) firmalar bile daha yüksek vergi ödüyor. Buna karşılık güçlü öz sermayesi olan, borcu az olan, elindeki nakdi mala, demirbaşa, yeni yatırıma bağlamayan firmalar uygulamadan pek de zarar görmüyor. Dolayısı ile kazançtan alınmayan ama varlıkların değerlenmesinden alınan bir vergi ile karşı karşıya kalıyoruz. Ülke genelinde toptan ve perakende satışlarda yavaşlama hatta gerileme varken, kredi faizleri yüksek ve kredi kullanımı zorken, işletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı varken, sistem, firmaları daha da zor duruma sokuyor."
EKONOMİ YÖNETİMİNE ÇAĞRI
Yeni vergi uygulamalarının özel sektöre getireceği yüklerin henüz ne boyutta olduğunun tam olarak anlaşılmadığını dile getiren Hacısüleyman, “Böyle bir ortamda yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimler yapılması, bu tedirginliğin daha da artmasına neden olmaktadır. Kayıt dışılığı önlemek ve vergi yükünün toplumda eşit bir şekilde dağıtılması amacıyla mükelleflerin vergi bilincinin artırılması gerekmektedir. Bu nedenle yapılacak keyfi uygulamaların ve yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimlerin yapılması mükelleflerin vergi sistemine olan güveninin azalmasına neden olacaktır. Sözün özü şudur; Hepimizin yakından şahit olduğu gibi Türkiye ekonomisinde yavaşlama işaretleri iyice belirginleşti. Artık yavaşlamanın daha ciddi sorunlara dönüşmemesi için son kavşaktayız. Yakın zamanda bu gidişatta değişiklik yapacak önlemler alınmazsa çok daha ciddi yan etkiler görmeye başlayacağız. Ekonomi yönetiminin bu uyarılarımızı dikkate almasını, sorunun sadece iş dünyasının yavaşlayan satışları ve karlılığı olmadığını, değerlenen kur nedeniyle ihracatın yara almaya başladığını, çalışanlarımızın ve halkımızın azalan gelirleri nedeniyle büyük sıkıntı içinde olduğunu, enflasyon programından sapmadan, özellikle halkın alım gücünün desteklenmesi gerektiğini bilhassa vurgulamak istiyorum" dedi.
KÜÇÜK OTELLERE KOLAYLIK SAĞLANSIN
Turizmde belediyelerden alınan iş yeri açma ruhsatı ile faaliyet gösteren küçük işletmelerin, bakanlığa başvurarak turizm işletme belgesi alma zorunluluğu konusuna değinen Hacısüleyman, “Güvenlik ve vergi kaydını sağlamak adına isabetli bir karar olduğunu sürekli ifade ediyoruz. Ancak, uygulamanın muhataplarına tam anlamıyla ulaşmadığını ve birçok aile işletmesinin bu süreçte zorluklar yaşadığını hep birlikte görüyoruz. Küçük otellerin turizmimizin çeşitliliğine ve ekonomiye katkı sağladığını yeniden vurgulayıp, bu işletmelere gerekli kolaylıkların sağlanmasını talep ediyoruz. Özellikle son dönemde üyelerimizden en çok duyduğumuz konulardan birisi finansmana ve devlet desteklerine erişimde sorunların yaşandığı yönündedir" dedi.
'07 STRATEJİK PLANLAMA ÇALIŞMASI'
Tek amaçlarının Antalya'nın büyümesine ve gelişmesine katkı sağlamak olduğunu da ifade eden Hacısüleyman, “ATSO olarak, şehrimizin geleceğine yönelik büyük bir adım atıyoruz ve yeni bir Stratejik Planlama Çalışmasına başlıyoruz. Bu plan, şehrimizin kimliğini yansıtan "07" sayısını temsil eden 7 yıllık bir süreç olacak ve Antalya'nın ekonomik ve ticari geleceğini şekillendirecek. Tüm komitelerimizle iş birliği içinde çalışarak, her komitemizin kendi hedeflerini belirlemesi ve bu hedeflere ulaşmak için birlikte hareket etmesi kritik önem taşıyor. Antalya'nın büyümesi ve gelişmesi için her birimizin bu sürece katkı sağlaması gerekiyor. Bu çalışmanın başarısı, ortak hedeflerimize olan inancımızla mümkün olacaktır. Birlikte çalışarak Antalya'yı daha ileriye taşımak için büyük bir fırsatımız var ve bu yolda hepimizin katkısı önemli rol oynamaktadır" diye konuştu.
DHA