Su ve gıdanın biyogüvenlik penceresinden tartışıldığı ‘Su ve Biyogüvenlik Çalıştayı’ Serik’te yapıldı.

 Serik Yükseköğrenim ve Bilim Vakfı’nın organizasyonu; Serik Belediyesi’nin ve diğer paydaşların katkıları ile  ‘Biyogüvenlik Perspektifinden Su ve Gıdayı Tartışmak’ temasıyla ‘Su ve Biyogüvenlik Çalıştayı’ düzenlendi.

Serik Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan toplantıya, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) yetkilileri, bürokratlar, akademisyenler, uzmanlar katıldılar. Saat 09.30’da saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını Serik Yükseköğrenim ve Bilim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Barış Ünsal yaptı.

Ünsal, ‘Ne Kadar Vahim Bir Tablo İle Karşı Kaldığımız Aşikardır’

Ünsal yaparak şunları söyledi; “Dünya üzerindeki tüm canlılar hayatlarını sürdürebilmek için su ve gıdaya gereksinim duyarlar. Canlı kalabilmenin tartışmasız ön koşulu olan su ve gıda yani tarım insanlar için de bir zorunluluktur.

Biyoteknolojik çalışmaların, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği etkilememesi için ülkelerce yasal denetim altına alınması işlemi biyogüvenlik olarak tanımlanmıştır.  Kısa adı GDO olarak belirtilen Genetik yapısı değiştirilmiş organizma ve ürünlerinin genetik değişiklikten dolayı;  insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde sebep olabileceği riskler çok yüksek ve geri dönüşümü mümkün olmayan etkiler bırakmaktadır.

AFAD Bölgede AFAD Bölgede

Gıdadaki riskleri su kalitesi ve güvenliğinde bakteriyolojik ve kimyasal kirlenme ile birlikte düşündüğümüzde ne kadar vahim bir tablo ile karşı kaldığımız aşikardır. Ülke bütçelerinin gider kalemleri içerisinde en büyük paya sahip olmaya başlayan sağlık hizmetleri ve harcamaları biyogüvenlik meselesinin ne kadar ciddi olduğunun da göstergesidir. Milli güvenliğin sadece askeri olmadığını, gıda ve su yani tarım olduğunu, sağlık olduğunu, ilaç olduğunu da unutmamız gerekir.”

Süral, ‘Bizim Topraklarımız Çok Kıymetli’

İş İnsanı ve Emekli Öğretmen Süral Otelleri Sahibi Gülsün Süral ise konuşmasında ; “Böyle güzel bir konuda konuşmak esasında öncelikle akademisyenlerin hakkı. Ben size başka bir şey daha söz etmek istiyorum. Topraklarımız, sularımız çok değerli. Dünyada havadan sonraki en kıymetli şey sudur, çünkü susuz yaşayamayız. Sularımızı başkalarına satmasak iyi olur. Çünkü ileride çok büyük sıkıntılar olacak. Devletlerin buna, hükümetlerin buna bir el koyması lazım. Topraklarımızın, yabancılara satmamamız lazım. Eğitimimize daha çok dikkat etmemiz lazım. Suyumuza daha önem versek emin olun Türkiye bugün olduğu yerden belki 100 yıl öne geçer. Çünkü bizim topraklarımız çok kıymetli.” dedi

Güner, ‘Su Hayat Kaydeden Demektir’

Alanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Güner şunları söyledi; “Günümüzde biyogüvenlik sadece bir kavram değil aynı zamanda küresel sağlık ve güvenlik açısından önemli bir mesele haline gelmiştir. Su kaynaklarının güvenliği, insanların sağlıklı bir yaşam sürmesi için temel bir zorunluluktur. Bu nedenle bu çalıştayın su ve gıda konusundaki çözümler araması ve bunun için bir araya gelmesi gerçekten çok çok kıymetlidir. Su hayat kaydeden demektir. Ancak şu kaynaklarının kirletilmesi, sürdürülebilirliği ve sağlıklı yaşamı tehdit eden sorun haline bugünlerde geldiğini görüyoruz. Gıda üretimi ve tüketimi de benzer şekilde biyogüvenlikle doğrudan ilişkilidir. Gıda güvenliği tarım üretiminden soframıza kadar uzanan yerdir. Bu zincirin ortasında güvenilirliğin sağlanması gerekmekte. Bu da toplum sağlığı için önemli bir konudur. Bu çalıştay su ve gıda güvenliğini ele alarak güncel sorunları anlamak ve gelecek için sürdürülebilir çözümler geliştirmek amacıyla bir platform sağlayacaktır. Bilim insanlarına, endüstri devlet liderlerinden, kamu sektörlerinden, birçok yerden, kurum ve kuruluşlardan değerli katılımcılar bugün burada bir araya gelmiş durumdayız. Böylece ortak bir anlayış, ortak bir iş birliği arayacağız ve çözüm neler yapabiliriz bunları burada tartışacağız. Umarım bu çalıştay su ve gıda güvenliği konularında farkındalığı arttırmamız lazım. Hep birlikte biyogener şeklinden bakarak daha güvenli, daha sürdürülebilir ve geleceğe doğru ilerlemek için önemli adımlar atabiliriz. Bu önemli adımlar burada bu gibi çalışmalar bir de bu işin mutfağında etkinlikler yaparak ortaya koyabiliriz.”

Selışık, ‘Maalesef Doğal Kaynaklarımız Azalıyor’

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık şunları söyledi; “Su ve gıda güvenliğini konuşuyoruz ama ana esas konumuz tarım. Gıda güvenliğinin hem Türkiye'de hem de dünyada olabilmesi için de üretmeye devam etmemiz gerekiyor. Üretirken de elimizdeki mevcut kaynakları en etkin şekilde kullanarak daha çok üretme zamanı geldi.. Çünkü bir taraftan çatışmalar devam ediyor. İklim değişikliğiyle ilgili bir kavram bizi tehdit ediyor. İnsanlar, tüketiciler bilinçsizce kaynaklarımızı kullanıyoruz. Hiç bitmeyecekmiş gibi kullanmaya devam ediyoruz. Ama maalesef ki doğal kaynaklarımız azalıyor. Yan kaynaklarımızda da bir azalma var. Bu nedenle elimizdeki kaynakları korumamız çevreyi korumamız, kirletmememiz lazım. Gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakmamız gerekiyor. Serik’te çok miktarda seralarımız var. Doğru üretimini gerçekten yapıyor muyuz? İnsan sağlığını tehdit etmeyecek şekilde verilmesini gerçekleştiriyoruz. Türkiye'de eğer çok kısa bir sürede su kaynakları yaratamazsak su sıkıntısı yaşayabiliriz.”

Erkal, ‘Suyla Ve Gıdayla İlgili Bütün İşlere Öncelik Tanımalıyız.’

Son olarak kürsüye davet edilen Antalya İl Tarım ve Orman Müdürü Şakir Fırat Erkal; “Su denince söylenecek çok şey var. Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 10 civarında bir miktarı bizim ulaşabildiğimiz, kullanabildiğimiz su. Bunun da Yüzde 70 civarını tarımsal üretimde kullanıyoruz. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Hanım'ın önderliğinde 2023 yılı içerisinde su verimliliği seferberliği diye yeni bir seferberlik başlattık. Nasıl katı atıklarda sıfır atık çıktıysa burada da suda sıfır atık kavramı gündemimize geldi. Bu kapsamda başta bakanlığımız olmak üzere birçok çalışmalar yapılıyor. Su verimliliği seferberliği de bütün kamu kurumlarının kurumlara bağlı diğer kuruluşların, okulların aklınıza gelen her türlü kamuya ait birimlerin su kayıplarını önlemeye yönelik çalışmaları var. Önümüzdeki süreçte tarımsal sulamadaki kayıp ve kaçakların önlemeye yönelik açık kanal sulama sistemlerinin tamamen kapalı sistemlere geçmesi için çok ciddi çalışmalar, yatırımları var. Suyla ve gıdayla ilgili bütün işlere öncelik tanımalıyız.” dedi

Konuşmalardan sonra ise Yükseköğrenim ve Bilim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Barış katılımcılar plaket vererek teşekkür etti.

Haber: Osman Türkçe

DSC_0200DSC_0197DSC_0195DSC_0194DSC_0191

 

Editör: DÖNDÜ ŞAHİN