Yaradılışında ömrün bir eline verilmişse ölümün de diğer eline verilmiştir.

O'nun ‘ruhumdan' dediği bizler ebedi değiliz bir yere kadar. Sonsuz olmak gelmiş geçmiş her faninin ulaşılmaz hayali olsa da bundan sonra da öylece kalacak. Alınan ilk nefes dünyaya teşrifken verilen son nefes ayrılış olacak.

İki çığlık arası yaşam uzun da sürse kısa da sürse her an sona yaklaştıracak. Silsile bozulmadı, bozulmayacak.

Fark; sevinçle karşılana çığlık, çığlıkla uğurlanan sevinçle son bulacak.

Hayallerle başlayan hayat, hatıralarla son bulmuşken tebessüm dudağın bir köşesinde hep bekleyecek. Ömrümüzde takipteyken küçücük bir tebessüm gerçek olan hayallerde kendini gösterecek. Ağlamanın çare olmadığı zaman geldiğinde hatıralar hala ‘yaşayabiliyorsa' tebessüm kendini en gerçek haliyle gösterecek. Bu ‘gösterme' her hatıra sahibine nasip olmasa da ‘görmek' arzusu yakacak. Küçücük tebessümse aslında her zaman olduğu yerde kalacak.

Doğan bebek “uyusun da büyüsün; doktor olsun, öğretmen olsun” ninnileriyle büyütülürken, ölenler “şimdi kim yanıbaşımızda olacak, kim şakalar yapacak…” hatıralarıyla yad edilecekler. Ninniyle büyütülenler, ağıtlarla uğurlanacak.

Karar vericinin bilgisiyle hikmet arasak da Büyük Gün'e kadar hikmet perdesi aralanmayacak belli ki.

Sorular, cevapların peşindeyken cevaplar kendini en iyi bilene saklayacak aşikar.

Sorular…

Cevaplara yaklaşanlara ne mutlu.

Acziyetimizin hala yaşantısı içindeyken son'a biraz daha yaklaşanlara ne mutlu.

Bize bildirilenden başka bir bilgimiz yokken bilgilenmek istiyoruz. İstiyoruz da ne çare. Yaşayarak öğrenmenin tek çaresi ötelerde.

Kokular nasıldır acep son nefesini verene?

Kokunun bir tarifi olsaydı, bu dünyada kelimelerini bulabilir miydi acaba?

Göz perdeliyken görebiliyor mu?

Görüneni tarif edebilseydi gözü perdeli, biz perdesiz gözlerimizle görebilir miydik?

Sesler…

Sesleri duyabiliyorlar mı hakikaten. Duyuyorlarsa işlevselliğini kaybetmişken hangi mekanizma onu çalıştırıyor da sesleri duyabiliyor. Bu farklı mekanizma neler duyuruyor. Duyurdukları söylenilenler mi?

Cümleleri bitenlere bir tek cümle kullanılmasına izin verilseydi bizlere ne söylerlerdi?

Acaba…

Sorular, sorular, sorular…

Bir gün; ömrün kısa da olsa uzun da olsa son günün olur. Ne çabuk geçti yıllar derken, selan okunuverir bir gün…